5 Nisan Avukatlar Günü Basın Açıklaması
Tarih: 6.04.2010 | Okunma Sayısı: 2674
 

Her platformda ve her fırsatta ifade ettiğimiz bir gerçeklik olarak şu hususu bir kere daha ifade etmek isterim; avukatlar adli sistem içinde hak ettiği konumdan giderek uzaklaştırılmaktadır. Bu durum gün geçtikçe uygulamada, avukatların meslek icrasının günlük koşullarında hissedilir hale gelmektedir. Avukatların mesleklerini icrasının güçleştirilmesi son tahlilde Hukuk Devletinin işlerliğinin zorlaştırılması, Hukukun işlerliğinin engellenmesini ifade eder.

 

 

 

 

1.         Ülkemiz Adalet Sistemi gün geçtikçe avukatı sistem dışına çıkarmaya yönelik adımların atıldığı bir hal almaktadır.

 

 

 

 

“Türkiye’de Mahkeme Yönetim Sistemine Destek Projesi” adı altında yürütülen çalışmalar çerçevesinde projenin ve uygulamanın denenmesi için Konya – Aydın – Mardin – Rize ve Manavgat Adliyeleri pilot adliye olarak seçildiği meslektaşlarımızın malumudur. Mahkeme Yönetim Sistemine Destek Projesi olarak adlandırılan proje ve uygulanmasına yönelik hukuka aykırı idari işlem ve eylemlerin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemi ile Konya barosunun açtığı dava devam etmektedir.

 

 

 

 

 

 

2.         Meslektaşlarımızın malumu olduğu vechile; Ceza Muhakemesi Kanununda ve İlgili Yönetmeliklerde yapılan düzenlemeler neticesinde Zorunlu Müdafi uygulaması ile ilgili oluşan mali düzensizlik ve yetersizlikten kaynaklanan sorunlar yıllardan beri düzeltilmemiştir. Bu sorunların çözümü noktasında Bakanlığın adım atmadığı ve meseleyi kangrenleştirdiği de meslektaşlarımızın malumudur. Hâlihazırda avukatların, CMK zorunlu müdafilk uygulaması gereğince yerine getirdiğikleri görevleri karşılığında devlet tarafından ödenmesi gerekn paraların, aylarca zaman geçtikten sonra ödendiği bilinmektedir. Bu uygulamanın düzeltilmesi beklenirken Bakanlık bu defa; CMK Yol Giderleri ile ilgili yaptığı düzenleme ile avukatlara “mutad taşıt” uygulaması getirmiştir. Bu yönetmeliğin/uygulamanın anlamı, açıklaması şu: Elazığ’dan Maden’ e CMK gereğince görevlendirildiği için gitmek zorunda olan avukata ya DOLMUŞ ya da TREN le gitme mecburiyeti getirilmektedir. Elazığ İli ile Maden İlçesi arası gidiş dönüş 160 km’ dir. Bakanlığın savcılıklara bu konuda gönderdiği ve yönetmeliğe uygun şekilde “mutad taşıt” esasına göre ödemelerin yapılmasını istediği uygulama ile devlet avukatlara “mutad taşıt” ı, yani dolmuşu ya da treni kullanma mecburiyeti getirmektedir. Bu uygulamayı da bu vesileyle bir kere daha kınıyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

3.         Devlet avukatlık mesleğine karşı mesafeli bir tavır içerisindedir. Meslektaşlarımızın uzun yıllardır “avukatların yargının bir parçası” “avukatların yargının kurucu unsuru” olduğu yolundaki söylemleri malum. Bir kısım meslektaşlarımız ise bu yasa maddelerinin sadece yasa metinlerinde söz olarak kaldığı inancı ve düşüncesini taşımaktadır. Meslektaşlarımızın malumu olduğu şekilde hâlihazırda yoğun bir şekilde üzerinde konuşulan, gündemde olan YARGI REFORMU STRATEJİSİ TASLAĞI nda avukatların tarifi konusunda “yargının profesyonelleri” şeklinde bir tarif yasa taslağında yer almaktadır.

 

 

 

 

Meslektaşlarımızın öncelikli ve güncel sorunları bunlardır. Bizler Barolar olarak evleviyetle meslektaşlarımızın haklarını savunmak, sorunlarını dile getirmek ve çözüm için mücadele le mükellefiz.

 

 

 

 

 

 

Günümüzde Ülke kamuoyunda ise Anayasa ve HSYK ile ilgili çeşitli tartışmalar devam etmektedir.

 

 

 

 

Belirtmek isteriz ki; 12 Eylül Darbesi sonucunda oluşturulan darbe anayasasının değiştirilmesine yönelik atılan adımları hukuk ve demokrasi adına memnuniyetle karşılıyoruz. Ülkemizin daha demokratik bir anayasaya olan ihtiyacı aciliyet arz etmektedir.

 

 

 

 

Baroların ve Hukukçuların ilk vazifesi Hukuku savunmaktır. Bu nedenle Elazığ Barosu olarak darbelere karşıyız, darbecilerin yanında olmadık ve olmayacağız.

 

 

 

 

Avukatlar, insan hakkı ihlallerinin karşısında olmak zorundadır. Avukatlar; Hak ve adalet savunucusudur.

 

 

 

 

Bir kere daha belirtmek isteriz ki; cumhuriyetimiz demokratik hukuk devleti anlayışına göre kurulmuş ve halk idaresine dayanan bir rejimi esas almıştır. Demokratik cumhuriyet idaresinde aslolan milletin egemen olmasıdır. Demokrasi ve hukuk arasında bir seçim yapmak zarureti, bizim anayasal sistemimiz bakımından söz konusu dahi edilemez. Esas itibari ile demokrasi ve hukuk kavramları iç içe geçmiş, kaynaşmış ve biri olmaksızın diğerinin izahının mümkün olmadığı bir birliktelik taşır. Devletimizin şekli olan cumhuriyet, demokratik ilkeler ve hukukun tüm prensiplerini bir arada yaşatmak düşüncesine dayalıdır. Halkın seçimine saygı duymak ve idareyi tamamen seçilmişlere bırakmak demokratik devlet olmanın bir gereğidir.
Verilmiş yetkiler, ancak yetkiyi veren tarafından geri alınmalıdır. Güçlenme eğilimi göstermeye başlayan demokrasimiz sıkça seçmen iradesi dışında müdahaleler nedeniyle bir türlü çağdaş standartlara erişememekte ve ülkemizin müreffeh, güçlü ve yaşanılır olması için harcanması gereken emek ne yazık ki; hiçbir katkısı olmayacağı ortada olan bu tür kısır tartışmalar için harcanmaktadır. Çağdaş hukuk devletinin en temel vasfı olan milli irade üzerinde hiçbir vesayet veya ipotek kabul etmeme ilkesi, tüm kurum ve kuruluşların özenle korunması gereken en temel değeri olmalıdır. Bu çerçevede bütün sivil toplum kuruluşlarını, aydınları demokrasiye sahip çıkmaya davet ediyoruz.

 

 

 

 

 

 

                                                                    Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

                                                                    Av. R. Kadri SEPTİOĞLU

                                                                    ELAZIĞ BAROSU BAŞKANI

4.12.2024
AV. MELİH EFE
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.