İSTİNAF MAHKEMELERİ
Yerel mahkemelerde verilen kararlara karşı hem hukuki hem de maddi inceleme yapılması amacıyla başvurulan bir kanun yoludur. Yani Yargıtay’la yerel mahkeme arasında bir denetim mekanizmasıdır. Temyizde Yargıtay dosyayı incelerken onama yada bozma şeklinde denetlerken istinaf mahkemeleri yerel mahkemelerin yerine geçip yeniden kararlar verebilmektedir.
İstinaf mahkemeleri yargı sistemimize 1879 yılında girmiş olup ancak günün koşulları ve hakim yetersizliği nedeniyle 1924 yılında kaldırılmıştır. İstinaf mahkemeleri genel mahkemelerin vermiş olduğu kararların denetimden geçmesi, adli hataların ortadan kaldırılarak doğru ve adil kararlar vermeye hizmet edecek mahkemelerdir. Bu mahkemelerde görev yapan hakimler uzman hakimler olacağından dolayı verecekleri kararlarda en az hatayla verilecek kararlar olacaktır.
Bu mahkemelerde 5 yıla kadar olan hapis cezaları, değeri 5 bin liraya kadar olan hukuk davaları, her türlü para cezaları ve 10 yıla kadar hapis gerektiren beraat kararları görüleceğinden bu davalar Yargıtay’a gitmeyecektir. Bu tablo Yargıtay’ın iş yükünü %70 ortadan kaldıracaktır. Dolayısıyla Yargıtay’da uzun yıllar bekleyen dosyalar çok kısa sürede karara bağlanıp adaletin gecikmesi engellenmiş olacaktır. Şimdi bu açıklamalardan sonra bölge adliyesi yani istinaf mahkemelerinin kurulacağı yere geçmek istiyoruz.
Kanuna göre istinaf mahkemelerinin kurulacağı yer, bölgenin coğrafi konumu, iş yoğunluğu dikkate alınarak HSYK’nın olumlu görüşü alınarak adalet bakanlığının önerisi üzerine yine HSYK tarafından karar verileceği belirtilmiştir. Hali hazırda Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Samsun, Erzurum, Konya, Diyarbakır illerinde bölge adliyesi kurulmasına karar verildi. Bu dokuz ilde karar kılınmasına rağmen bu döneme kadar faaliyete geçmemesinin temel nedenleri bina personel ve araç gereç gibi ihtiyaçların karşılanamamasıdır.
Bütün bu değerlendirmeler ışığında Elazığ eski adliye sarayının halen boş olarak durduğu hazır bir yargı binası olduğu halde neden istinaf mahkemesi yapılmadığını anlamakta zorlanmaktayız. Özellikle Elazığ Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde konum olarak batıya açılan bir penceredir. Gerek ulaşım ve gerekse güvenlik açısından en merkezi olan bir yerde hazır bina olmasına rağmen sadece ve sadece personel alımları ve atamaları yapılarak bölge adliyesi kurulma imkanı mevcutken zorlamalarla ilimizin Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine bağlanması kabul edilemez. Elazığ, Tunceli(Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine), Bingöl, Muş(Erzurum Bölge Adliye Mahkemesine), Malatya, Adıyaman, Kayseri, Niğde(Adana Bölge Adliye Mahkemesine),Sivas (Samsun Bölge Adliye Mahkemesine) birlikte düşünüldüğünde Elazığ bu coğrafyanın göbeğinde bir yerdedir. Bu illerin Bölge Adliye Mahkemesi Elazığ olduğu taktirde eminiz ki gerek bu şehirlerde yaşayan vatandaşlar ve gerekse hukukçular çok büyük bir rahatlığa ve huzura kavuşacaklardır. Ulaşım, güvenlik ve hem de bina olarak altyapı hazır olmasına rağmen zorlamalarla bölgenin insanlarını mağdur etmeye gerek yoktur. Elazığ ilimiz 1980’li yıllardan itibaren sanayide ve yatırımda sürekli geri plana itilmiş memur, öğrenci ve çalışanların kenti haline dönüştürülmüştür. Bütün bölgeyi kapsayacak şekilde bir üst derece mahkemesinin ilimiz ekonomisine büyük katkılar sağlayacağı açıkça ortadadır. Özellikle bu konuda büyük gayret içerisinde olan Sivil Toplum Kuruluşlarına katkıları nedeniyle bir hukukçu olarak teşekkür ediyorum. Ayrıca bu gayretleri ilimizi temsil eden sayın Milletvekillerimizden de beklediğimizi belirtmek istiyorum. Yine 8 Haziranda ilimizi ziyaret edecek olan sayın Başbakanımızın, Elazığ’da bölge adliyesi kurulacağının müjdesini vereceğini temenni ediyorum.
Av. Adnan DEMİR ELAZIĞ BARO BAŞKANI